Sayfa İçeriği: Pablo Neruda Sözleri, Pablo Neruda Anlamlı Sözleri, En Güzel Pablo Neruda Sözleri, Kısa Pablo Neruda Sözleri, Pablo Neruda İz Bırakan Sözleri, Pablo Neruda Kimdir
Şilili yazar ve şair olan Pablo Neruda’nın kaleminden dökülmüş hayata dair en güzel ve etkileyici sözlerini siz değerli takipçilerimiz için bir araya derledik.
Pablo Neruda Sözlerini Facebook, İnstagram, Whatsapp ve Twitter, gibi sosyal platformlarda paylaşabilirsiniz.
Pablo Neruda veya doğum adıyla Ricardo Eliezer Neftalí Reyes Basoalto (12 Temmuz 1904; Parral, Şili – 23 Eylül 1973, Santiago), Şilili yazar ve şair.
Şili’de demiryolu işçisi bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi.[1] Annesini çok küçükken kaybetti. 13 yaşındayken yerel “La Mañana” gazetesindeki bazı makalelerle katkıda bulunmaya başladı. 1920’de “Selva Austral” isimli edebiyat dergisinde “Pablo Neruda” adıyla yazmaya başladı. Şair, bu takma ismi Çek şair Jan Neruda’da anısına seçmişti. Daha sonra bu isim yasal adı olarak kalmıştır. İlk kitabı Crepusculario 1923 yılında yayınladı. Sonraki sene şairin en tanınmış ve pek çok dile çevrilmiş olan eserlerinden Yirmi Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarkı (Veinte poemas de amor y una canción desesperada) basıldı. Edebi çalışmalarına devam ederken, bir yandan da Santiago’daki Şili Üniversitesi’nde Fransızca ve pedagoji okudu. 1927-1935 arası hükümetin elçisi oldu ve Burma, Seylan, Java, Singapur, Buenos Aires, Barselona ve Madrid’te görev yaptı. Bu dönemde yazdığı şiirler ezoterik sürrealist şiir kitabı “Residencia en la tierra”da (1933) toplanmıştır.
İspanya İç Savaşı ve García Lorca’nın ölümü onu çok etkiledi ve önce İspanya sonra da Fransa’da Cumhuriyetçi harekete katılmasına neden oldu. Bu sırada şiirlerini topladığı Kalbimdeki İspanya (España en el corazón (1937)) üzerine çalışmaya başladı. Kalbimdeki İspanya iç savaş sırasında cephede basılması açısından önemlidir. Aynı yıl ülkesine dönen Neruda’nın daha sonraki eserlerini siyasi ve sosyal konular üzerine oluşturmuştur.
1939’da Paris’te İspanyol göçmenler için konsolosluk görevine getirildi. Meksika’daki konsolosluk görevi sırasında Canto General de Chile’yi yazdı. Bu eserde bütün Güney Amerika kıtasının doğası, insanları ve tarihi yazgısı epik şiir şeklinde anlatılmaktadır. Eser, 1950’de Meksika’da basılırken, Şili’de de el altından yayınlandı. Yaklaşık 250 şiirin yer aldığı eser, on kadar dile çevrildi ve bu çeviriler yüzünden Neruda elçilik yaptığı ülkelerde zorluklar yaşadı.
1943’te Şili’ye dönen Neruda, 1945’te senatör seçildi ve Şili Komünist Partisi’ne katıldı. 1947’de Başkan González Videla’nın grevdeki madencilere yönelik baskıcı protestolarını protesto ettiği için, 2 yıl boyunca kendi ülkesinde kaçak yaşadı. 1949’da yurt dışına çıktı ve 1952’ye kadar çeşitli ülkelerde bulundu. Bu dönemde yazdığı eserler politik aktivitelerinin damgasını taşır. Örneğin Las uvas y el viento (1954) Neruda’nın sürgündeki günlüğü gibidir.
Yaşamı boyunca güçlü siyasi duruşuyla tanınan Neruda, ülkesindeki ve İspanya’daki faşizme karşı durmuştur. 1970 yılında Şili başkanlığına aday gösterilmiş, ancak daha sonra başkan seçilen Salvador Allende’yi desteklemiştir. Allende seçilince Neruda’yı Şili’nin Fransa elçisi olarak görevlendirdi. 1971 yılında edebiyat dalında Nobel Ödülü aldı. 1972 yılında sağlık sorunları nedeniyle elçilik görevini bırakarak Şili’ye döndü.
Kendisi Nâzım Hikmet adına Barış Ödülü almıştır. Bir kongrede Nazım Hikmet ile ilgili ‘Onun (Nazım Hikmet’in) yanında biz şair bile olamayız’ diyerek Nazım Hikmet’i övmüştür. 24 Eylül 1973’te prostat kanserinden hayatını kaybettiği açıklanmış olsa da ölümünün kendi dünya görüşüne karşıt olan 1973 Şili Darbesi’nin hemen ardından olması sürekli olarak sorgulanmıştır. Şili Hükümeti, 2015 yılı Kasım ayında yapılan bilgilendirme neticesinde Neruda’nın ölümünün doğal yollardan olmayabileceğini kabul etmiştir. Cenazesinin kitlesel bir şekilde kaldırılması darbeyle başa gelmiş olan cunta yönetimi tarafından yasaklanmış olsa da, sokağa çıkma yasağını tanımayan binlerce kişi cenazeye katılmıştır.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına.
En hüzünlü şiiri yazabilirim bu gece. Ben onu sevmiştim, ve oda beni sevmişti bazen.
Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, İlişki değil çelişkidir.
Asla aşk acısı çeken birine aşık olmayın. O kişi yaralıdır ve yara bandı olarak sizi kullanır.
Gözyaşım kadar değerlisin; ama nasıl gözyaşlarım gözümden düştüyse şimdi sende öylesin.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir. ‘İhtiyaç’ kalmaz.
Hayatta hiç bir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme, Çünkü; hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez.
Senin için yapraklarını kopardığım papatyalardan özür diledim dün gece. Haklısınız dedim, ne sevdiği belli, ne sevmediği.
Aslında kadın; Erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık dolu bakışlarını görünce, güzel olduğundan emin olur.
Hiç sevmediği halde neden hep değerli olur bırakıp giden ve neden hiç düşünmeden teslim olur kalbin; o seni hiç sevmemişken.
Şair, her şeyden önce yaşadığı toplumun sorunlarına, giderek tüm dünyaya karşı sorumludur.
İnsanlarla yüzyüze konuşarak her sorunu halledebilirsin ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.
Şiir, ihtiyacı olanındır!
Sevmek doğamda var benim.
Bilmek acı çekmektir. Ve bildik.
Aşk ne kadar kısa ve unutmak ne kadar uzun.
Seni bazı karanlık şeyleri sever gibi seviyorum.
Erimiş maden akıyor her evden Çiçek yerine.
Seni sevdiğimi göreceksin sevmediğim zaman.
Yolun karanlığı olmaz, iyi bir arkadaşla yürüyene.
Gün olur giderim yürüyerek Binlerce kuşla beraber.
Biz şairler nefretten nefret ederiz ve savaşa karşı savaşırız.
Bazen dudakların bitiremediği sözleri, gözler tamamlar.
Bir erkeğin sözleri sana dokunuyorsa, elleri çok uzakta değildir.
Sırf birisi iyi geceler demediği için, iyi geçmeyen geceler vardır.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.
Ekmeği al benden istersen, havayı al, ama alma benden gülüşünü.
En heybetli düşünceler bile çok sık duyulduğunda gülünç olurlar.
İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar.
Tek başıma yorulmak istemiyorum, sen de benimle yorul istiyorum.
Hayat sana hep ekşi limonlar sunuyorsa; Sen de Tekila ve tuz iste.
Gerçek şu ki; hayalimizdeki insanın, hayalindeki insan değiliz. O kadar!
Sevdiğiniz insanların sevgisini hissetmek, hayatımızı besleyen güneş gibidir.
Tüm çiçekleri kopartabilirler ama yine de baharın gelmesini asla engelleyemezler.
Hayat yaşandığı kadardır! Ötesi; ya hatıralarda bir iz, ya da hayallerde bir umuttur.
Erkeğin sevgisiyle kadının terbiyesi, Ancak birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur.
Şiirlerin en hüzünlüsünü yazabilirim bu gece. Ben onu sevmiştim, ve bazen o da beni sevmişti.
Ağır ağır ölürler; okumayanlar, müzik dinlemeyenler, vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanlar.
Aslında kadın; erkeğin beğenen bakışlarından çok, hemcinsinin kıskançlık dolu bakışlarını görünce, güzel olduğundan emin olur.
Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum ve orada yıkıldı Yazgımdı bu içinde geçti özlem yolculuğum ve orada yıkıldı özlemim, sende battı her şey!
Şu iflas etmiş dünyada, en geçerli para birimi; kendin gibi bir insanla paylaştığın duygulardır.
Eskiden hayallerimiz vardı, gerçekleştirmeyi umduğumuz. Şimdi bırakın gerçekleştirmeyi, umabilmek en büyük hayalimiz oldu.
Neyin hesabını ödüyor sonbahar onca sarı banknotla?
Sende bir şey var. Bana derin derin nefes aldıran bir şey.
Sen ve ben yazgılıydık sevdalanmaya. Nice erkek nice kadın arasında.
Ne yapalım yani bu dünyanın gerçekleri varsa, bizim de hayallerimiz var.
Bir kadın söyleyeceği çok şey olduğu halde susuyorsa, erkek artık tüm şansını kaybetmiştir.
Hiçbir zaman bir başkasına tüm benliğinle güvenme Çünkü hiç kimse sana tüm benliğiyle görünmez.
Yalnızlığa yenilmemek için, sık sık hayaller kurulur; ama aslında neyin hayalini kurarsan kur, yalnızlık her hayalin sonudur.
İnsanlarla yüz yüze konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir önüne, hangi yüzüne konuşacağını bilemezsin.
Bekliyorum seni yalnız bir ev gibi ta ki sen beni tekrar görüp, içimde yaşayana kadar. O zamana kadar pencerelerim ağrıyacak.
Aldırmadan gidemiyorsa, aldırmadan kalmayı bilmeli insan. Çünkü henüz icat edilmedi; anlamayana anlamayı öğretecek bir lisan.
Seni sevmeye başlamak için seviyorum seni, Sana olan sevgimi sonsuzlaştıracak Bir yolculuğa yeniden başlamak için: Bu yüzden şimdilik sevmiyorum seni.
Ben yalnızca kendi ülkemde yaşayabilirim. Ellerim ve ayaklarımla ona tutunmadan, kulağımı ona dayamadan, sularının ve gölgelerinin kıpırdanışını duyumsamadan, ana karnından beslenir gibi köklerimin toprağının derinlerine uzandığını duyumsamadan yaşayamam.
Sanatçı, her yandan gelen duyguları algılayan bir anten gibidir.
Bir gün bir yerde tekrar karşılaşırsak eğer, benimle yeniden tanış.
İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, arkandan konuşmaya başlarlar.
Yalnızca ateşli bir sabır ulaştırır bizi muhteşem bir mutluluğun kapısına
Uçan ne varsa içimde, apaçık görünüyor şu kanatların gezgin eşitliğinde.
Bu gece yazabilirim en hüzünlü dizeleri. Sevmiştim onu ve ara sıra o da beni.
Hayat yaşandığı kadardır. Ötesi ya hatıralarda bir iz ya da hayallerde bir umuttur.
Kalbi kırdıktan sonra gelen özür, doyduktan sonra sofraya gelen tuz gibidir; İhtiyaç kalmaz.
Şair, her şeyden önce yaşadığı toplumun sorunlarına, giderek tüm dünyaya karşı sorumludur.
Artık sevmiyorum ya severim belki yine. Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır sevda.
Yavaş yavaş ölürler. Okumayanlar, müzik dinlemeyenler, Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
İnsan ulaşamadığı her şeyin delisi, ulaştığı her şeyin nankördür.
Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.
İnsanlar seninle konuşmayı bıraktığında, Arkandan konuşmaya başlarlar.
Adını duyunca değil, yanında başka bir ad duyunca yanar aslında canınız.
Yağmur göz bebeklerine girer de gözyaşı olmak için sende öylece saklı.
Ne kadar yaşar ki insan? Bin gün mü, tek bir gün mü? Bir hafta mı, yüzyıllar mı? Ne kadar sürer insanın ölmesi? Ne demektir sonsuza kadar?
Biten bir aşkın hemen ardından bir başkasıyla başlayan şeyin adı, İlişki değil çelişkidir. Ve niçin bu kadar çoktur öpüşleri gizleyen avuçlar? Ve niçin bu kadar unutmak istediğim çok şey var?
Yavaş yavaş ölürler alışkanlıklara esir olanlar, her gün aynı yolları yürüyenler. Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen ve ya bir yabancı ile konuşmayanlar.
Ürkeklik ve çekingenlik yalnızlığa açılan kapıdır. İnsanın ilginç ruhsal bir durumudur. Kurtulması kolay olmayan bir ıstırap gibidir. Ancak insana böyle bir özellik ya da kötü yan, bir karışım gibi şarttır, kişiliğinin bozulmasını önemli ölçüde önler.
Ağır ağır ölür işlerinde ve sevdalarında mutsuz olup da bu durumu tersine çevirmeyenler, bir düşü gerçekleştirmek adına kesinlik yerine belirsizliğe kalkışmayanlar, hayatlarında bir kez bile mantıklı bir öğüde aldırış etmeyenler.
Bir önceki yazımız olan İlber Ortaylı Sözleri başlıklı makalemizde En güzel İlber Ortaylı sözleri, İlber Ortaylı ve İlber Ortaylı kimdir hakkında bilgiler verilmektedir.
Yayınlanma Tarihi: 26 Eylül 2020
Kategori: Ünlü Sözler
Görüntüleme: 4826 Defa
Etiketler: Kısa Pablo Neruda sözleri Pablo Neruda Pablo Neruda kimdir Pablo Neruda sözleri